Nihan üyemiz gönderdi.
düş mü dersin seni uyandıranın, yoksa kasvetin miydi uyku arasında boğan
yanışın var mı, kahrın bardaktan boşalan gözyaşın
hepsini sakla!
Sakla ki geçmişinle yarına taşınasın, sakla ki yamalı gülüşüne bir renk katasın
zor mu geldi bu, haklısın zordur insan elbisesine sıkışan canı bulmak
Bu ne mi, test değil dışarıda aç köpekler kuduz tehlikesiyle baş başa, hemen yakınımızda bombalar atılmakta ve hemen içimizde şehitler son yolculuğa bırakılmakta
hala uyanmayı mı bekliyorsun
Yaşamının çekilmez olduğunu mu düşünüyorsun, demek ki senin evini vurmadılar kulak zarını parçalayan şarapnel parçaları düşmedi ve yine acıdan kıvranan insanlar kapını çalmadı
Ne gerek var, hayat senin onların ki hayat, duyarsız olmadığını biliyorsun, ama yapacak bir şeyin yok
kapına düşerse ama diyemeyeceksin, masumum diye feryad edemeyeceksin
çünkü bitmiştin zaten, kendi içinde yaptığın yolculuk kısa sürdü
zordur kendinle buluşmak
Ömür ne güzel bir çeşme değil mi, acısıyla demleyip tatlısıyla tebessüm sunuyor sana
yoksa o tebessümlerden nasibini almadın mı, demek ki vakit var
daha çok demli çay içeceksin, daha çok tüketeceksin kahveni, daha çok boğacaksın sigara dumanıyla ciğerlerini
Evet evet memnun değiliz, kiramızı zor ödüyoruz faturalarımız çığırından çıktı, üstüne üstlük hesapsız alışverişler yaptık
sonra da güm bir taş oturdu midemize
Yanlışı biz yaptıysak düzeltebiliriz, yaşama dönüp kendimizi ince bir elekten de geçirebiliriz
sonra da ömür neden demlenir diye sorabiliriz
olgunluğumuzun ham meyvesine bakabiliriz
neden gören kör olduğumuzu bulabiliriz
işten güçten vakit mi kaldı ki biz sorguya çektik kendimiz
mahkemesiz savunma mekanizması aklımızla oturduk o masaya
Sınıfta kalmış bir çocuk gibi gizledik, örtük kusurlarımızı, sandık ki böyle daha çok sevilir daha çok saygı duyuluruz
hem ne gerek vardı iç sayfamızı dışarıya açmaya
biz biliyorduk zaten kendimizi
o da hiç bilemeyişimizdi
Örselenmiş bir yanımız mı var, yoksa keyif mi oldu yaşananlar daha çok kazanç daha çok mutluluk getirir diye mi inandık
bu yüzden miydi hayatla dalaşımız
kim mal varlığıyla huzurlu ve mutlu, kim sevildiğine güvendiği için uçuyordu
bütün noktaları birleştirince sevgi ocakta pişmeyince huzur gelip yerleşmez ki
Önce inan, sonra kendini sev yaradan seni sevgiyle giydirdi, gördüğün, duyduğun, tattığın her şey senin içindi
gördüğünü gösterip, duyduğunu bir nota katıp anlatabildin mi, ya tattığını bir başkasıyla paylaşabildin mi
özünde geçen her şey seninleydi bir başkasıyla değil
sendin hayatın canlı ama yalan, yani bu evrende kalıcı olmayandın
Köprülerin yıkıldı sanma, usta da sensin çırakta, toplayıp alet çantanı başlarsın inşaata
günün tazeliği dolacak usuna
biliyorum hissedeceksin varlığının yok oluşunu, yok oluşun varlığa geçişini bir anlıkta olsa
İlmin sevgi olsun, matarandaki aşk elindeki yol gösterici asan olsun başında selamla taçlanan taç
kendi krallığın hüküm sürsün her dem
unutma ölmeden doğulmaz bu dem başka bir dem kalemde mürekkep damlamaz
Sokakların gürültüsü, arabaların kornası, saçına sinen egzos dumanı karıştırmasın cehalet hırkanı
yaşıyorsun nefesinle bazen yaralı cümleler içine işlese de
o yaraya ilaç sendedir sende ey dost
bir an sözü içine versene!
(sokak kaçkını selamla taçlanır bu yoksul başı)
30/07/2006-02:24
İlknur Köknar
Tarih : 2010-05-31 20:28:23 | Hit: 2365 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.